Zihinde var olan bir kale, bir inanç sistemine tutunup onu sürdüren bir yapıdır. Askeri açıdan bir kale, bir sığınak ya da hisar olabilir. Bir kaleyi fethetmek zordur, çünkü güçlendirilmiş bir biçimde korunmaktadır. Zihindeki bir kale de güçlü bir şekilde takviye edilmiştir ve kolay aşılamaz.
Bir düşünceye veya yalana inanıldığında zihinsel bir kale ortaya çıkar. Bu inanç, gerçek olarak kabul edildikten sonra, gelen tüm bilgiler bu düşünceyi bir yapıya dönüştürmeye başlar. Her bir bilgi parçası eklendikçe, yapı gittikçe katılaşmakta ve sökülmesi daha zor bir hale gelmektedir. Bu yapı bir yalana dayanıyorsa, o yalana ilişkin her düşünceyi canlandıracaktır.
Zihinsel kaleler, düşman tarafından bu kalenin olduğu her yerde bizi aldatmak için kullanılabilir. İlişkilerde ve hatta kendi kimliğimizde bile yıkıma açık bir kapı olabilir. Kalelerin yıkılması zor olabilir, ancak Tanrı ile her şey mümkündür. 2. Korintliler 10: 3-5’te şöyle diyor: “Olağan insanlar gibi yaşıyorsak da, insansal güce dayanarak savaşmıyoruz. Çünkü savaşımızın silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan tanrısal güce sahip silahlardır. Safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyor, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz.” Tanrı bize, şeytanın bizi yok etmek için kullandığı yapıları etkili bir şekilde yıkabilecek silahları verdi.
Tanrı’nın özgürlüğümüz için stratejisi duadır ve Tanrı Sözü’nü bir silah gibi kullanmaktır. Aslında, Söz’e Ruh’un Kılıcı da denir. İbraniler 4:12, “Tanrı’nın sözü diri ve etkilidir, iki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Canla ruhu, ilikle eklemleri birbirinden ayıracak kadar derinlere işler; yüreğin düşüncelerini, amaçlarını yargılar.” diyor. Aklımız ve ruhumuz Kutsal Ruh’la birleştiğinde, Tanrısal Söz içimizde bulunan yalanı ortaya çıkarmaya başlar. Yalanı uzaklaştırmak için Tanrı Sözü’nü kullanmaya devam ederken, Tanrı’nın Sözü’ne güvenerek, zihinlerimizde sağlıklı bir gerçek oluşturmaya başlayabiliriz. Her bir kale için Kutsal Ruh’tan gerçeği açıklamasını isteyebiliriz. Yuhanna 16:13 bize “Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek.” der. Bu güçlü bir vaattir. Her birimizde zihinsel kaleler var. Fakat biz gerçeği arayıp onu hayatımızda uygulamaya başlarsak, özgür yaşamaya da başlarız.