Fiziksel dünyada şöyle bir yasa var: gerçekleşen her bir eylemin eşit ya da tersi bir yanıt bulunmaktadır. Size itersiniz, bir şeyler de geri iter. Dünya bu şekilde yaratılmıştır.
Tanrı’nın Egemenliğinde ise her bir hizmet eylemi için bir bereket yanıtı vardır. Eğer bolluk bereket istiyorsanız, insanlara ulaşıp onlara yardım etmelisiniz. Eğer bereketleri kendinize saklarsanız sonunda gün gelecek ve bereketleriniz kuruyacak.
Örneğin İsrail’deki Ölü Deniz ile Celile Gölü’nü kıyaslayalım. Celile Gölü çok güzel bir tatlı su kaynağıdır. Ürdün Nehri’ne kaynaklık yapar ve devamında ilerleyerek Ölü Deniz’e gelir. Ölü Deniz’de ise hiçbir yaşam söz konusu değildir. Buradaki fark ne? Birincisi alır ve verir. İkincisi ise alır ve hiçbir şey vermez. Ölü Deniz sürekli alır ama aldığı suyu hiçbir yer vermez. Eğer vermiyorsanız Ölü Deniz gibi olursunuz.
Kutsal Çelişki
Başarı nereden bulunur? Diğer insanlara yardım ederek. Bu benim kendi fikrim değil. İsa dedi ki, “Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.” (Luka 6:38).
Buna ek olarak Tanrı aynı zamanda şunu da vaat etmiştir, “Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım.” (Malaki 3:10). Tanrı, göklerin kapaklarını açacak ve kucağınıza boşaltılacak!
Elbette “bereket almak için verin” demiyorum. Vermeyi bolluk bereket, şan şöhret içinde yaşamak için bir kestirme yol olarak görmeyin. Sevgiyle verin, merhamet ederek verin, itaatle verin. Her ne durumda olursa olsun Tanrı’nın ilkesi açık: verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Siz verdiğinizde Tanrı daha bol döker.
Örneğin, genç ve büyümekte olan bir hizmet olarak şirketim, 1973 yılında Tanrı’nın Sözü’nü yaymak için inanılmaz fırsatlarla karşılaştı. Tek ihtiyacımız olan bu fırsatları gerçeğe dönüştürmek üzere bir miktar paraydı. O yılın sonunda şirketimiz 600,000 dolar zarar açıkladı. Yönetim Kurulu toplantımızdan çok tuhaf bir karar çıktı – başka hizmetlere yüksek miktarlarda para yardımı yapmaya karar verdik. Bunun bizim durumumuza nasıl bir faydası olabilirdi ki?
Vermek ile bereketi birbirine bağlayan bu kutsal çelişki kesindir.
Böylece bu finansal sıkıntıların tam ortasında verme kararımızı gerçekleştirdik. Sonraki 11 yılda yardım ettiğimiz miktar 1973’teki bütçemizin 5 kat aştı!
Belki bunlar size mantıklı gelmeyebilir ama Tanrı’yı aradığımızda vermek ve hizmet etmek için içimize arzu koyacak.
Kutsal Kitap Tanrı’nın dünyanın en zengin adamı olan Süleyman’a “bilgelik, derin bir sezgi, kıyılardaki kum kadar anlayış” verdiğini söyler (1 Krallar 4:29). Böylesine geniş bir yüreğe sahip olan Süleyman insanlara yardım etmek için özgürdü. Böyle Tanrı ruhsal bereketleri ve maddi kaynakları İsrail halkına ulaştırmak için Süleyman’ı sanki bir su kemeri gibi kullandı. Tanrı hayallerinizin çok ötesinde bir görüşe sahip olmanız için size anlayış versin ve yüreğinizi genişletsin!
Evet, bu bir çelişki. İhtiyacınız olandan fazlasını tutmanın fakirliğe yol açması gibi olasılık söz konusudur. Siz ihtiyaçtayken vermenin ise bereketlenmeye sebep olması gibi bir durum söz konusudur. Doğrusu bu iki yönde ilerleyen bir yoldur. Cömert bir hizmetkar olun ve bereketler sizi bulur. Cimri olun, görüp göreceğiniz cimrilik olur.
Son olarak, bir “bereketten” söz ettiğimizde bunu sadece maddi olarak düşünmeyin. Bereket Tanrı’nın size gösterdiği iyiliktir. Belki bir şifa olabilir. Belki yenilenmiş bir ilişki olabilir. Yeni bir iş, yeni bir ev olabilir.
Bu sözler size faydalı oluyor mu? Öyleyse hizmet etmeye ve vermeye başlayın!
Kaynak: Pat Robertson
Duaya Mı İhtiyacınız Var?