Pavlus mektuplarında “sevgiyle etkin olan imandan” söz eder. Sıradan şeylerden etkilenmeyen sevgidir bu. Sevgi bu tür şeyleri görmezden gelir. Sevgi bağışlar. Sevgi bırakır.
Birini gerçekten sevdiğinizde, o kişinin hatalarını ve başarısızlıklarını unutursunuz. Kutsal Kitap, Tanrı’nın bize böyle davrandığını söylemektedir. Tanrı’nın günahlarımızı bağışladığını ve sanki o günahı hiç işlememişiz gibi unuttuğunu söyler.
İnsanlar çocuklarının hoşlanmadığı bazı şeyler yaptıklarını gördüklerinde onları uyarırlar ama her hata yaptıklarında bunu onlara hatırlatmazlar. Ama bazı insanlar da vardır her hata yaptıklarında, “Geçen hafta yaptığını ne çabuk unuttun” diyerek durmadan geçmiş hataları hatırlatanlar vardır. Bir sorunu düzeltip gereğini yaptığınızda unutun ve devam edin. Tekrar hatırlamayın ve çocuğunuzun başına kakmayın.
Birini bağışlamak söz konusu olduğunda pek çok kişi bunu yapar. Onları bağışladığınızı söylersiniz ve onlarla ilişkinize devam edersiniz ama o kişi küçük bir hata yapsa onu yakalayıp, “Daha önce ne yaptığını hatırlıyor musun? Seninle bu konuyu ikinci defa konuşmuş oluyorum” dersiniz. Bağışlama bunun neresinde?
Bazı insanlar Tanrı’ya kendi geçmişlerini hatırlatarak kendi dualarına engel çıkartmış oluyorlar. Tanrı unuttu – Tanrı sizi bağışladı – bunun için artık Tanrı’ya bu konuda bir şey söylemeyin.
Gördüğünüz gibi, gerçek bağışlama sanki o anlaşmazlık hiç gerçekleşmemiş gibi olandır. Gerçek sevgi budur: bunu asla düşünmemek.
Eğer imanda güçlü olmak istiyorsanız, sevgide ve bağışlamada güçlü olmalısınız; özellikle de bağışlamada. Bunun insanda pek “heyecan oluşturmayan” bir öğretiş olduğunun farkındayım – insanda havaya sıçrayıp dans etme hissi oluşturmuyor – ama fırtınalardan geçerken üzerinde sapasağlam durabileceğiniz temel olacaktır.
Pek çoğunuzun Markos 11. bölümdeki ayetleri zaten bildiğinizi biliyorum ama “kalkıp dua ettiğiniz zaman…bağışlayın” yazan kısmın altını iyi bir şekilde çizmeniz gerek. Bu aklınızda, yüreğinizde ve ruhunuzda öncelik verdiğiniz bir nokta olmalı. Bağışlama olmadan imanınızı etkinleştirmeniz imkânsızdır.
Size yanlış davranmış olan kişi Tanrı’ya hesap vermek zorundadır. Siz o kişi için hesap vermek zorunda değilsiniz; siz kendiniz için hesap vermek zorundasınız. Onlar için yapabileceğiniz tek şey onları bağışlamak, onlar için dua etmek ve hayatınıza devam etmektir. Kendinizi kontrol edecek yine sizsiniz.
Eğer güçlü bir imana sahip olmak istiyorsanız, dua etmek için yaklaşmadan önce bağışlamayı öğrenin.
Kaynak: Kenneth Hagin Jr.
Duaya Mı İhtiyacınız Var?