Endişelerle Başa Çıkmak

 

Dua bazı insanların hayatlarında işe yaramaz; bunun nedenini keşfetmek kolaydır. Onların etmesi gereken duayı sizin yapmanızı ve beklenen zaferi sizin sağlamanızı beklerler – onlar ise bu sırada endişelerine de tutunmak isterler.

Filipililer 4. Bölümdeki ayeti hatırlıyor musunuz? Tekrar birlikte bakalım. Burada bir buyruk söz konusudur. “Dua konusunda buyruk da nereden çıktı” diyebilirsiniz, “Tanrı’nın buyruklarından emin değil misin?”

 

FİLİPİLİLER 4:6

HIÇ KAYGILANMAYIN; HER KONUDAKI DILEKLERINIZI, TANRI’YA DUA EDIP YALVARARAK ŞÜKRANLA BILDIRIN.

 

Bu sözleri gündelik dilde ifade edecek olsak, belki “hiçbir şeyi kafaya takmayın” ya da “üzülmeyin” derdik.

Bu buyruğun dua hakkında olduğuna dikkat edin. Rab’bin bizden yapmamızı istediği ilk şey nedir? Endişelerini denetim altına al. Bu ilk buyruktur. Ve Rab’bin benim hayatımda uğraştığı ilk şey de buydu. O zamanlarda Kutsal Kitap’ı şimdiki kadar iyi bilmiyordum ama Tanrı’nın Ruhu beni yönlendirdi ve Tanrı Sözü’nün doğru yoluna çıkardı.

Öyleyse öncelikle bunu yapın. Sonra dua edin.

Ayetin ikinci kısmını uygulamak da oldukça kolaydır. (“…her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua edip yalvararak şükranla bildirin.”) ama ikinci buyruk ilkini uygulamaksızın işe yaramaz (“Hiç kaygılanmayın”).

Anlıyor musunuz? Rab’bin ilk söylediği şey “Hiçbir konuda endişelenmeyin ve kaygı çekmeyin.” Bu ilk adımı atın.

İnsanlara Tanrı Sözü’nü verdiğinizde bazıları sizi katı bir yüreğe sahip olmakla suçlar. Ancak yardım etmek istemek katı yürekli olmak demek değildir.

Bir keresinde Teksas’ın güneyinde bir toplantı düzenliyordum ve Full Gospel Kilisesi’nin vaizi, benimle bağlantıya geçti ve onunla görüşmemi istedi. Çok sıkıntı yaşamaktaydı. Onu tanıyordum bu nedenle onunla görüşebileceğimi söyledim.

Böylece kaldığım yere geldi ve sorunlarını anlattı. Bütün yaşadıklarının üstüne bir de hakkında açılmış bir dava ile uğraşıyordu ve avukatlara çok fazla para harcaması gerekecekti. Sıkıntılar üst üste geliyordu. Oldukça tedirgindi, günlerdir ağzına lokma koymamıştı. Kaygılarla, endişelerle, sıkıntılarla dolu olduğundan dolayı midesi bulanıyordu ve mide bulantısını tutamıyordu. Geceleri uyuyamıyordu. Yüzüne yansıyan tüm bu sıkıntılarla endişe doluydu.

Tüm sıkıntıları düzelsin diye benden iman duası etmemi istedi.

 

Dua etmeye başlamadan önce onun endişeleri üzerinde biraz konuşmamız gerektiğini fark ettim, böylece onunla konuşmaya başladım. Sizinle paylaştığım ayetleri onunla da paylaştım; içinde bulunduğu sorunları Rab’bin huzuruna götürmeden önce tüm kaygılarını, endişelerini, yüklerini ve dertlerini Rab’be yüklemesi için onu teşvik ettim.

Şöyle sordu, “Rab beni neden işitmiyor? Hiç aralıksız dua ettim. Bildiğim her şeyi uyguladım ama hiçbir çare bulamadım.” Bunun sebebi endişe ve korkularla dolu olmasıydı.

Kutsal Kitap’ın bu konuda neler söylediğini anlattım ve bu Ruh’la dolu, yeniden doğuşa sahip, bilinmeyen dillerle konuşan, Kutsal Kitap imanlısı, tanrısal şifaya inanan, mucizelere inanan Full Gospel vaizi bana şöyle söyledi, “Herkeste senin kadar iman yok.”

“Sevgili Kardeşim” dedim, “Bunun imanla bir ilgisi yok. Sende de bende de aynı Kutsal Kitap var. Kendi yapmadığım bir şeyi uygulamanı istemiyorum senden. Sorununu büyütmek istemiyorum ama karşılaştığım birkaç sorunu anlatayım…” Hepsini ona anlattım – ve aslında onun yaşadıklarından çok daha kötüydü.”

Yumuşamaya başladı. Bana “Ne yaptın?” diye sordu (Kendisinden en az on kat daha kötü bir durumu yaşamış olduğumu gördü).

“Hiç yemek yememezlik yapmadım” dedim, “Hiç uykumdan vazgeçmedim. Ne yaptım biliyor musun…” Bu sözlerle Kutsal Kitap’tan ona ayetler okudum.

“Yatağımın kenarında yere uzanıp bu ayetleri Rab’be okudum” dedim, “Rab burada, ‘Hiçbir şey için kaygı çekmeyin’ dedin, bu nedenle kaygılanmayacağım. Sen benden ne istediysen onu yapacağım. Sen ‘her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua edip yalvararak şükranla bildirin’ dedin. Böylece bu sorunu sana kaldırıyorum. Dualarımı yanıtladığın için teşekkür ediyorum ve uymaya gidiyorum. Şimdi her şey senin ellerindedir. Ben uyurken sen çalışacaksın.’”

Vaiz, “Bu kadarcık mı” diye sordu.

“Hayır” dedim, “O kadar kolay olmadı. Önceleri gecenin bir yarısı uyanır ve o sorunun acısını üzerimde taşırdım. Düşünceler beni içine çekerdi. Sonra bir daha uykuya dalamazdım ve yatağımdan kalkıp dizlerimin üstüne çöküp Kutsal Kitap’ımı açar hem kendim için hem de Rab için okurdum.”

“Şöyle derdim, ‘İşte Rab, burada yazmışsın. Ellerine teslim ettiğim bu sorunu geri almayacağım. İblis tekrar alayım diye uğraşıyor. Bununla ilgili aklıma düşünceler soktu ama ben sana teslim ettiğim için bu sorun artık senindir. Sen kendi işini yapacaksın. Ben uyumaya gidiyorum.”

Vaize şöyle söyledim, “Birkaç gün böyle sorunlar yaşadım ama her seferinde Tanrı’nın ellerine teslim ettim, dinlendim ve Tanrı benim için yaptı.”

Sonra vaiz şunu sordu, (bu vaizin Kutsal Kitap’ı iyi bildiğini sanıyorsunuz değil mi) “Senin için oldu, peki benim için de olur mu acaba?”

“Elbette bunlar senin için de işe yarayacaktır” dedim.

 

“Tamam” dedi, “Öyleyse ben de yapacağım.”

“Sana katılıyorum. Eve git ve yap” dedim.

 

Onu daha sonra gördüğümde, “Hayır yapamıyordum” dedi. “Uyuyamıyordum ama yataktan üç kez kalktım ve bana verdiğin ayetleri okudum – bu ayetlerin Kutsal Kitap’ta olduğunu biliyorum ama hiç hayatımda uygulamamıştım ve şöyle dedim, ‘Rab bu sözler senin sözlerin, verdiğin vaatleri sana hatırlatıyorum.’ Sonra uykuya dalabildim.”

“Sonraki akşam” dedi, “Biraz daha kolay oldu. Üçüncü gece daha da sakinleşti ve bundan sonra yemek yiyebildim, uyuyabildim ve mide bulantım geçti. Bundan on gün kadar sonra dava için aradılar ve davadan çekildiklerini söylediler. Her şey yolundaydı. Şöyle düşündüm, Sevgili Tanrım! Bu davadan dolayı neredeyse ölüyordum ama senin ellerine teslim eder etmez Sen birkaç gün içerisinde her şeyi yoluna koydun.Halleluya!”

Yüksek sesle söyleyin: “Tanrı bizim yüklerimizi taşıyandır.”

Şimdi kişiselleştirin: “Tanrı benimyüklerimi taşıyandır. Benimle ilgili her şeyi bilir. Yükümü taşır. Her şeyi O’na teslim ederim. Halleluya!”

Birkaç yıl önce Kutsal Kitap eğitim merkezimiz için aynı anda dört bina inşaatı yürütüyorduk. Bu oldukça fazla para akışı demektir. Mali zorluk yaşıyorduk. Böyle bir şey olduğunda kaygılanmak için yeteri kadar gerekçeniz vardır. Bazı insanlar böyle bir durumda kaygılanabilir ama ben kaygılanmayı reddettim.

Bir kilise önderi dostum, eşi ile birlikte ziyaret gelmişti. Onları inşaat alanında gezdiriyorduk ve binaları gösteriyorduk, bana şöyle dedi, “Sevgili Kardeşim! Çok ağırbir yük altında olmalısın!”

“Hayır” dedim. “Hiçbir yük taşımıyorum. Kaygılardan, yüklerden, endişelerden, dertlerden ve ağırlıklardan özgürüm, halleluya!”

O zamanda yaşadığımız sıkıntıyı ona anlatmamıştım, hiçbir sorun imasında bile bulunmamıştım. Neden mi? Çünkü her şeyi Rab’be teslim etmiştim, her şey Rab’bin ellerindeydi ve Rab bu konu üzerinde çalışıyordu.

Ama kilise önderine şunu söylemiştim, “Konu hakkındaki gerçeği özetlemek gerekirse, bu inşaatı durdursak bile hiç rahatsız olmam; zaten baştan istememiştim. Okul inşa etmek istemiyordum. Ben alan çalışmasını seviyorum, bir müjdeleme hizmetinden diğer bir müjdeleme hizmetine, bir seminerden diğer seminere… Güzel bir zaman geçiriyordum ve Rab gelip beni durdurdu. Eğitim merkezi inşa etmek gibi bir fikir hiç aklımda yoktu. Hiç istemiyordum. Ama Rab ‘Yapacaksın’ dedi.

“Rab’be ne dediğimi kelimesi kelimesine söyleyeceğim. O’nunla çok açık bir şekilde konuştum. Tanrı’yla “dindar” kelimelerin arkasına gizlenip konuşmam. O yüreğimizi zaten bilir. O’nunla normal bir şekilde konuşurum çünkü O benim Babam’dır.

“Rab bu okulu inşa etmek istemiyorum” dedim. “Ne planlarım arasındaydı ne de böyle bir fikrim vardı. İstemedim ve hala istemiyorum ama Sen yapmamı söyledin. Bizden istediğin şeyi yaptık ve tekrar sana vereceğim.

“Eğer yapamazsak bu beni hiç rahatsız etmeyecek – hiç utanmayacağım. Tamamen sana teslim ettim. Eğer bu iş başarılı olmazsa ne yapacağımı biliyorsun. Tüm Amerika Birleşik Devletleri’ni dolaşıp Seni anlatacağım ve bu inşaatı bitirecek kadar büyük olmadığını söyleyeceğim.

“İşte böyle. Hiç yemek yememezlik yapmayacağım; uykumdan bir an kaçırmayacağım.”

Kilise önderine şöyle söyledim, “Rab çalışırken her gece o kadar iyi uyudum ki ve o kadar iyi yemek yedim ki! Rab bir şekilde işleri yoluna koydu! Bunu görebiliyorsunuz!”

Kaynak: Kenneth E. Hagin 

 

Duaya Mı İhtiyacınız Var?

Buraya Tıklayın