Yediğiniz ve yaptığınız şeyler depresyon duygularına katkıda bulunabilir. Yaşam tarzımızın en zararlı beslenme seçimleri arasında alkol kullanmak, sigara içmek, çok fazla şeker yemek, çok fazla kafein tüketmek, örneğin beyaz ekmek, beyaz un, beyaz pirinç ve makarna gibi işlenmiş gıdalar açısından zengin bir diyet benimsemek, fast food ve abur cubur gıdalar tüketmek ve reçete ya da madde bağımlısını olmaktır.
Depresyonu sevinçle yer değiştirmek için bugün doğru beslenme seçimleri yapabilirsiniz. Belki şöyle düşünüyorsunuz, “Doğru seçimleri yapamayacak kadar depresyonda hissediyorum.” Eğer düşünceniz bu ise bu düşünceyi derhal şu ayet ile yer değiştirin: “Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim” (Filipililer 4:13).
Beyninizdeki kimyasalların zarif dengesi (örneğin düşük karbonhidrat gibi) çok az düzeyde kompleks karbonhidrat aldığınızda, (diyabet öncesi veya diyabet anlamında) düşük ya da yüksek kan şekerini olduğunda, çok fazla kafein içtiğinizde, aşırı stresli olduğunuzda ya da çok az uyuduğunuzda veya ciddi beslenme bozukluklarınız olduğunda ciddi anlamda etkilenir.
Birince bölümde üzerinde durduğumuz gibi tüm bu etkenler serotonin seviyesini azaltır. Eğer depresyonu engellemek istiyorsanız doğru yaşam şekli ve yeme içme tercihleri son derece ciddi öneme sahiptir.
YİYECEK İLE DUYGU DURUMU ARASINDAKİ BAĞLANTI
Beyin kandan kalıcı olarak gelen bir şeker kaynağına ihtiyaç duyar ve beynin arzuladığı ideal miktar kısa aralıklarla değişim gösterir. Yüksek şeker içeren ya da işlenmiş karbonhidratlı çok fazla yitecek tükettiğimizde kan şekeri aşırı yükselir, bu da kan şekerini düşürmek için insülin seviyesinin artmasına sebep olur. Yükselen şeker ve yükselen insülin sonucunda pek çok kişi bulanık düşünme gibi bir durum yaşar ve uykunun sıkıştırmasıyla kısa bir uyku çekmek ister.
Ancak resmin öteki yüzüne bakarsak, kan şekeriniz aşırı düştüğünde genellikle açlık çekersiniz. Eğer belli bir süre içerisinde bir şeyler yemezseniz, kan şekeriniz daha da düşer. Beyin yeteri kadar kan şekeri almazsa, pek çok kişide olduğu gibi siz de asabi, sabırsız, kızgın, zayıf, güçsüz, yorgun, depresif ve kaygılı bir hale gelebilirsiniz.
Öyleyse kan şekerleri düşen ya da bu tür belirtilere sahip insanlar ne yaparlar? Hemen bir Starbucks kahvesi, tatlı bir şey, bir meşrubat, bir çikolata ararlar! Bunlar kan şekerinizi hızlı bir şekilde yükseltir ama sadece hızlıca yapılmış bir gayrettir ve aslında bir kaç saat sonra kan şekerinizin yeniden düşmesine sebep olur.
Pek çok Amerikalı bu kan şekeri döngüsüne tutulmuş durumdadır ve lifli gıdalardan, iyi proteinin sağlıklı yağlarla buluştuğu yüksek lifli kompleks karbonhidratlardan ve sağlıklı bir kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği olmak üzere günden en az üç öğünden ve (yine içinde yeteri kadar lif olan) iki ya da üç dengeli ara öğünden oluşan dengeli bir diyetin bu kan şekeri döngülerini engellediğinin farkında değillerdir. Ne yazık ki, depresyon ve kaygı yaşayan pek çok kişi bu “tahterevalli” kan şekeri döngüsüne kapılmış durumdadır. En temel nedeni yanlış beslenme seçimleridir.
Depresyon ve kaygı yaşayan pek çok bireyde antibiyotik, kortizon ilaçları kullanımından, hormonlardan, aşırı stresten ve aşırı şeker ya da beyaz un gibi işlenmiş nişasta tüketiminden ve diyabet ya da diyabet öncesinden dolayı bağırsak yolunda bulunan kandida büyümesi söz konusu olur. Geçen yıllar boyunca pek çok hastada depresyon ve kaygı durumu ile kandida, şeker krizi ve beyaz undan yapılan ürünler arasında kesin bir ilişki gördüm. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz Kandida ve Maya Enfeksiyonları için Kutsal Kitap Tedavisi’ni inceleyebilirsiniz.
Ayrıca belli yiyeceklerin çoğu insan tarafından iyi hazmedildiğini ama başka kişilerde depresyon ve kaygı belirtilerini aslında daha da kötüleştirdiğini fark ettim. Bazı psikiyatristler bu konuda yazılar kaleme alıp bazı hastalarının belli gıda seçimlerinden ne kadar çok etkilendiklerini açıklamışlardır. Bazı hastalar üzüntü ve ağlama gibi belirtiler yaşamıştır; bazı hastalarda ise endişe ve panik artmıştır.
Yıllar geçtikçe depresyonu ve kaygıyı tetikleyen iki yaygın gıda olduğunu keşfettim: süt ürünleri ve buğday. Hastalarımı 3 haftalık arınma diyetine yönlendirip, süt ürünlerinden ve tüm tahıllardan (özellikle de buğdaydan) ve öteki yaygın gıda hassasiyetlerinden uzak durmalarını söylediğimde, pek çoğunun depresyon ve kaygı belirtileri tamamen ortadan kalktı. Depresyon ve kaygı yaşayan hastalar gıda alerjilerini ve/veya hassasiyetlerini bildiren kan testleri yaptırmaları faydalı olacaktır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz Detoks ve Oruç aracılığıyla Sağlıklı Yaşam kitabını inceleyebilirsiniz.
Kaynak: Don Colbert
Duaya Mı İhtiyacınız Var?