Pek çok karizmatik kilise belli mezheplere ait kiliselerden ortaya çıkmıştır ve pek çoğunuz eksiden içinde bulunduğunuz mezhebe karşı öfke beslemektesiniz. Birisi eski kilisenizin adını andığında, şöyle dersiniz, “Hamdolsun, bana kötü davrandılar. Bana inançsızlığı öğrettiler. Beni kovmaya hakları yoktu. Oysa yanlış hiçbir şey yapmamıştım.”
Size kötü davranmış hatta size yanlış şeyler öğretmiş olsalar bile, Tanrı’nın sizi kullanmasını arzu ediyorsanız, içinizde nefret besleyemezsiniz. Bırakın onlar ile Tanrı arasında kalsın. Onlar hakkında kötü konuşarak ve içinizde husumet besleyerek kendinizi Tanrı’nın varlığından mahrum etmeyin.
Pek çok kilisede sorun olmasının asıl sebebi insanların birbirlerine karşı öfke beslemesinden ileri gelir. Kilisede oturup kendilerine nasıl hata yapıldığını düşünürler ve farkında olmadan iblisle el birliği yapmış olurlar.
Aşağıdaki gibi düşündüklerinden dolayı Tanrı’nın gücünün tüm imanlılar bedeninde etkili bir şekilde işlemesini engellemiş olurlar. Ben ondan daha iyi ilahi söylerim! Kilise önderinin tapınma yönetmek için bu kişiyi oraya nasıl çıkardığını bir türlü anlamıyorum. Benim sesim daha iyi. Şunun söyleyişine bir bakın! Bak o notayı yanlış söyledi.
Ya da, Vaiz bir bitirse de gitsek. Yarım saattir konuşuyor. Aynı şeyi üç keredir söyledi – niye aynı şeyi tekrar edip duruyor?
Ya da, Ben bunu geçen yıl Pazar okulunda öğretmiştim. Kilise önderi beni seçmemekle hata etti’ Ben bu iş için daha yeterliyim!
Eğer dikkat etmezseniz, bu tür düşünüşler içinizde husumet oluşturur ve siz daha farkına bile varmadan kiliseye gitme arzunuzu yitirirsiniz.
Kızmak ve bağışlamama tutumu içerisinde davranmak, kötü konuşmak yerine, insanlar hakkında iyi konuşmalısınız. Şöyle demelisiniz, “Hamdolsun, kilise önderi ne yaptığını bilir.”
Sizin eskiden vermiş olduğunuz dersi veren kişiye gidip ona şöyle demelisiniz, “Bu dersi geçen yıl ben öğrettim. Çalışma notlarım ve araştırmalarım hala duruyor, eğer istersen kullanabilirsiniz.”
Sevgiyi eyleme dökmek işte budur. Bu şekilde yapmalıyız çünkü iblis bu şekilde hiçbir açık kapı bulamayacaktır. Tanrı’nın gücü işte bu şekilde harekete geçebilir. Ve sözleriniz de sizi tuzağa düşürmemiş olur:
SÜLEYMAN’IN ÖZDEYİŞLERİ 6:2
DÜŞTÜNSE TUZAĞA KENDI SÖZLERINLE, AĞZININ SÖZLERIYLE YAKALANDINSA.
Yakup kitabında bu konuya geniş bir şekilde yer verilir. Yakup ne söylediğini bilmeden konuşan bir dilden söz eder. İmana sahip olmaktan bahseder. Ve dilimiz bu şekilde konuştuğu sürece imanımızın nasıl işe yarayacağını merak eder.
(Bu durum pek çok kişi için geçerlidir. Tanrı işlemek istese bile bu durumda çalışamaz çünkü bu kişiler Tanrı’nın söylediklerini duyamayacak kadar çok konuşurlar.)
Sözlerin taşıdığı bazı şeyler vardır. Beraberinde bir şeyler getirirler. Ya nefret, şüphe ve imansızlıkla doludurlar ya da sevgi, sevinç, esenlik, iman ve iyilikle doludurlar. Sözlerinizle bir ortam yaratırsınız.
Ruhsal dünyada da bu böyledir: Bağışlayın ve iyi sözler konuşun. Ağzınızdan sadece iyi şeyler çıksın!
Eğer tüm “formüllere” sahipseniz ama dualarınız yanıtlanmıyorsa, kontrol etmeniz gereken ilk şey birisine karşı bir nefret besleyip beslemediğinizdir. Genellikle güç sağlayan taraf (Tanrı) ile ilgili bir sorun yoktur, öyleyse sorun gücü sağlayan taraf (Siz) ile ilgili bir sorun vardır.
Eğer bir radyo dinliyorsanız ve sinyaller bozuk geliyorsa, radyo istasyonunu arayıp, “Radyo sinyalleriniz çalışmıyor; cihazlarınızı kontrol edin” demezsiniz.
Verici cihazlarla ilgili bir sorun yoktur, sorun radyodadır. Sizin bir şey yapmanız gerekiyor. Ya frekans ayarlama kısmı düzgün çalışmıyordur ya da sinyallerin size ulaşamayacağı bir noktadasınızdır. Öyleyse imanınız bir sonuca ulaşmıyorsa, hattın sizin tarafınızdaki sorunlarını düzeltmeniz gerekir.
Sizinle ilgili söylenmiş hiçbir şeyin hafızanızda yer etmesine izin vermeyin. Eğer tuzaklar üzerinde fazla takılırsanız, sizi etkilemeye başlayacaklar. Şeytan omzunuza dokunup şöyle diyecek, “Seninyerinde olsam, öç almak için bir fırsat kollardım!”
Pek çok insanın bu şekilde işlerinde sorun vardır. Kendilerine yanlış yapıldığını ya da yükselme ihtimallerinin geçtiği düşünmektedirler, böylece kendilerine hata yapan kişiden öç almaya çalışırlar. O kişinin hata yaptığını gördüklerinde, o hatanın herkes tarafından fark edilmesini sağlarlar.
Bu, o kişiye karşı günah işleyecek derecede içinizde bağışlamama günahı barındırmaktır.
Geçenlerde RHEMA kampüsünde dolaşırken, bir genç yanıma yaklaşıp şöyle dedir, “Beni bağışlayın lütfen.”
Ben de, “Ne için bağışlayayım?” dedim.
“Hatırlamıyor musunuz geçenlerde kültür merkezindeyken size şunları şunları söylemiştim” dedi.
“Hatırlamıyorum” dedim.
O ise “Ben hatırlıyorum” dedi.
“Yani bunları söylediğine göre belki de bir şeyler söyledin. Ama ben kimseye karşı yüreğimde bir şey tutmuyorum. Evet, seni bağışlıyorum. Devam et” dedim.
Kendimle şöyle bir anlaşma yaptım, biri bana gelip de benden af dilerse, bir daha o konu üzerinde düşünmüyorum.
GALATYALILAR 6:1
KARDEŞLER, EĞER BIRI SUÇ IŞLERKEN YAKALANIRSA, RUHSAL OLAN SIZLER, BÖYLE BIRINI YUMUŞAK RUHLA YOLA GETIRIN. SIZ DE AYARTILMAMAK IÇIN KENDINIZI KOLLAYIN.
Pekçok insan birisinin yanlış bir şeyler yaptığını gördüğünde (bu ister doğru olsun ister yanlış) onlara sıkıntı olur. Kendilerini şöyle ifade edebilirler, “Olamaz! İnanamıyorum! Şunun yaptığına bak! Bunu gördüğüme inanamıyorum.”
Yanlış olsa bile Pavlus, “Ey Hıristiyanlar, bir kişi yanlış yaparsa, ruhsal olan sizler, telefonun başına oturun, bunu herkese anlatın” demedi.
Pavlus şöyle söylemenizi de istemedi, “Şu kişiyi ne yaparken gördüm, biliyor musun? Hiç doğru değildi. Bu konuda bir şey yapmamız gerekiyor. Kilise önderini bulup ona anlatmamız gerekiyor. Kilisenin huzuruna çıkartmamız gerekiyor. Onu teşhir etmeliyiz.” Bu içinizde kardeşinize karşı hiçbir şeye sahip olmamaktır.
Hayır, Kutsal Kitap şöyle söyler, “Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa, ruhsal olan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin. Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın”
Eğer duada kalıyorsanız, size ve diğer insanlara karşı bir suç işlemiş olan kişileri bağışlayın. Bağışlamamazlığın sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Bunun kolay olacağını söylemiyorum çünkü bazen ne bağışlamak ne unutmak kolay olmaz.
Ne zaman bağışlamakta zorlansam aklımda Yeruşalim’e giderim, Golgota’ya, şehir duvarlarının ötesindeki bir bahçeyenin yanındaki tepeye. Pek çok kişi burasının İsa’nın çarmıha gerildiği yer olduğuna inanır.
Canını verirken ağzından çıkan sözleri düşünürüm. Bedeni gök ile yer arasındaydı ve insanın günahtan sonsuz yaşama giderken geçtiği köprüydü. “Baba, onları bağışla” dedi.
Eğer Tanrı’nın Oğlu bağışlayabiliyorsa ben de bağışlayabilirim! Bağışlamakta ve unutmakta zorlandığımda İsa’nın bağışladığını hatırlarım ve bundan sonra daha rahat bağışlarım.
Kimse benim başıma dikenden bir taç geçirmedi. Kimse sırtımdan kan gelecek kadar beni kırbaçlamadı. Kimse beni öldürmedi. Eğer İsa bağışlayabiliyorsa, ben de bağışlayabilirim. Tek katlanmam gereken dilimi döndürüp söylemek.
Kutsal Ruh bağışlamanıza yardım edecektir. İsa Mesih, Yuhanna 14:16-17’da şöyle söyler: “Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı (Tesellici, Şefaatçi, Savunucu, Kuvvetlendirici, Sabit asker), Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.”
Kutsal Ruh Yardımcımızdır. O sizinle birliktedir. Eğer bağışlayıp unutmak ve insanlar hakkında iyi konuşmak istiyorsanız, Kutsal Ruh size yardım edecektir. Ancak siz bağışlamayı seçene kadar Kutsal Ruh’un size bir yardımı dokunamaz. Kutsal Ruh size yardım etmeyi çok istiyor!
Sanki eliyle ağzınızı kapatıp, “Öyle söyleme! Öyle düşünme! O kötü sözü söyleme! Onu dinleme!” diyor. Ama seçim sizin!
İmandan gelen – sevecen – sözleri söylemek ve kötü bir şey söylememek sizin seçiminiz. Ağzınızdan çıkanlar sizinkontrolünüz altında. Ne kadar kötü hissettiğinizi, ekonomik şartların ne kadar zor olduğunu ya da bir kişinin size ne kadar kötü davrandığını ifade edebilirsiniz.
Yetkili konumda bulunan kişiler hakkında konuşmayı ve bütün gün onları kötülemeyi, kötü yanlarını görmeyi seçebilirsiniz ama bu tür bir davranışı sürdürdüğünüz sürece bunlar içinizde bir canavara dönüşecek ve sizi diri diri tüketecektir.
Öte yandan Tanrı hakkında konuşmayı ve O’nun büyüklüğünü anlatmayı seçebilirsiniz. Size kötü davranmış insanlar hakkında iyi şeyler söylemeyi seçebilirsiniz. Tanrı’nın iyiliği hakkında konuşmayı, hayatta olmanın ne kadar güzel olduğunu ve Tanrı’nın ne kadar güzel bir gün yarattığını anlatmayı seçebilirsiniz.
İçten içe nefret beslemek ya da bağışlamak sizin seçiminiz.
İman sözlerini (olumlu sözler) konuşmak ya da bozuk (olumsuz sözler) söylemek sizin seçimizdir.
Ben şahsen olumlu olmaya ve ağzımdan iyi şeyler çıkmasına özen gösteriyorum. İnsanlara karşı içimde bir şey tutmayı reddediyorum. Eğer bir kişi bana kötü davranırsa aklımdan çıkarıyorum – bırakıyorum – ve o kişi için dua ediyorum.
Kaynak: Kenneth Hagin Jr.
Duaya Mı İhtiyacınız Var?
Buraya Tıklayın