Sevinç Dolu Yaşam

Bir gün bir vaiz vaaz vermek üzere başka bir kiliseye gitmiş ve o kilisenin önderinin evinde kalmış. Vardığında çok yorgunmuş, bu nedenle kilise önderi ve eşiyle birlikte akşam yemeği yer yemez hemen uyumaya odasına çekilmiş.

Gecenin bir yarısı yatak odasının köşesinden gelen bir hışırtı ile aniden uyanmış. Hemen kalkmış ama oda çok karanlık olduğundan hiçbir şey görememiş. Gözleri karanlığa alıştıktan bir süre sonra odanın köşesinde hareket etmekte olan ve tuhaf hışırtılar çıkartan büyük bir karaltı görmüş.

Çok korkmuş ve bir hayalet, görüntü ya da karanlık bir ruhsal varlığın odaya girdiğini düşünmüş. Hemen dua etmeye başlamış, birkaç dakika sonra görüntünün artık hareket etmediğini, tuhaf sesin kesildiğini fark etmiş ve rahatlamış.

Ancak tuhaf görüntü her yirmi dakikada bir tekrar hareket etmeye ve aynı tuhaf sesleri çıkartmaya devam etmiş. Bu sabaha kadar böyle devam etmiş ve vaiz odanın köşesinden gözlerini ayıramamış. Tüm gece boyunca gözlerini oraya dikmiş bir halde dua edip durmuş, kaygılanmış, korkmuş ve titremiş.

Nihayet sabahın ilk ışıklarıyla birlikte vaiz her şeyi daha net görmeye başlamış. Ancak gördüğü şey sadece bir nesneden ibaretmiş . Gördüğü şey aslında köşedeki askıda duran eski bir yağmurlukmuş! Klimadan gelen hava yağmurluğa vurdukça hareket edip hışırtılar çıkarmaktaymış.

Vaiz kendi kafasından uydurduğu bir şey için bu kadar çok zaman ve enerji harcadığına, ayrıca iyi bir gece uykusundan mahrum kaldığına inanamamış. Gerçekle uzaktan yakından ilgili olmayan bir durum!

Bu, aklımızda yarattığımız kafa karıştırıcı düşünce kalıplarına oldukça iyi bir örnektir. Bu düşünce kalıplarının çoğu hayaldir ve gerçeklere dayanmaz. Elinizdeki kitap öyküdeki sabahın ilk ışıkları gibi işlev görecek ve bu düşünce kalıplarını ile düşünce yapılarını tanımanızı sağlayacaktır. Bu bölümde kaleleri ve düşünce yapılarını nasıl yıkabileceğinizi ve bunların yerine Tanrı Sözünü nasıl yerleştirebileceğinizi öğreteceğim. Bu düşünce kalıpları ve düşünce yapıları alaşağı edildiğinde minnettarlığınızı dile getirmeyi öğrenip Tanrı’nın esenliğine gireceksiniz.

 

HER ŞEY SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZLE BAŞLAR

Travmatik olayları nasıl yorumladığınız ve zihinsel kodlamalarınız düşünceleri belirler; bu düşünceler daha sonra inançlara dönüşür. Bundan sonra ise inançlarınız hislere, hisleriniz seçimlere, sözlerinize, eylemlerinize hatta davranışlarınıza ve tepkilerinize yol açar. Davranışlarınızı, sözlerinizi, seçimlerinizi ve tepkilerinizi tekrar etmeyi sürdürdüğünüzde bunlar bir süre sonra alışkanlıklara dönüşür ve sizin alışkanlıklarınız olur. Alışkanlıklarınız ise kişiliğinizi belirler. Kişiliğiniz ise hayat serüveninizi belirler. Fourth Dimensional Living in a Three Dimensional World adlı kitabında Dr. David Yonggi Cho’nun düşüncelerimizin eylemlerimiz üzerindeki etkisini açıklayışı hoşuma gider:

 

Başarı güvencemiz, planlarımızı zihnimizde tasarlayıp doğru şekilde uyguladığımız ölçüde artış gösterir. Ancak kişi başarıdan çok başarısızlığa odaklanmışsa, büyük ihtimalle başarısız olacaktır. Zihinlerimiz başarıda yaşadığı sürece, düşünüşümüz olumlu sonuçlar üretecektir ve hayallerimizin gerçeğe dönüşmesi bu şekilde hız kazanacaktır…Bir şeyin mümkün olduğuna bir kez inandınız mı, o hedefe ulaşmak için adım atma olasılığınız yüksektir…Düşünceleriniz hem duygularınıza hem davranışlarınıza hem de vücudunuza etki eder…İşte bu nedenle kendi düşüncelerimizi değil, Tanrı’nın düşüncelerini düşünmemiz gerekiyor.

 

Düşünceleriniz sadece fiziksel hayatınızı değil ama aynı zamanda ruhsal hayatınızı da etkiler. Dr. Cho düşünüş şeklinizin sanki “ruhsal bir soluk alıp-verme” gibi olduğunu söyler. Soluk alıp-verme fiziksel yaşantınız için ne kadar hayati bir öneme sahipse, düşünüş şekliniz de ruhsal yaşantınız için o denli büyük öneme sahiptir. Düşünceleriniz yaptığınız her şeyi etkilediğinden dolayı Tanrı’nın sizin hayatınızdaki tasarılarını gerçekleştirme yoludur. Düşüncelerimizin hayatlarımız üzerindeki gücü ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Dr. Cho’nun Fourth Dimensional Living in a Three Dimensional World adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Hem depresyon hem de kaygı birer düşünce bozukluğudur. Kendi duygularınıza dalıp kaygıyı körükleyen düşüncelere ve inançlara kapıldığınızda, bu düşünceleri ve inançları Tanrı’nın Sözü ile değiştirebilirsiniz, Tanrı’nın Sözü hem depresyonu hem de kaygıyı çözüme kavuşturacaktır. Kelimenin tam anlamıyla düşünüş şeklinizi ve hayatınızı değiştirebilirsiniz.

Her düşünceyi temizlemek olanaksızdır çünkü aklımız her gün kelimenin tam anlamıyla on binlerce düşünce işlemler. Ancak duygularımızı düzenleyebiliriz. Böylece duygularımız düşündüğünüz şey konusunda bizi uyarabilir ve aslında kaygının kökü de genellikle burasıdır.

2 Korintliler 10:4-5’te Pavlus şunları kaleme almıştır, “Çünkü savaşımızın silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan tanrısal güce sahip silahlardır. Safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyor, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz.”

2 Korintliler’de yer alan bu ayetlerin düşüncelerden, safsatalardan ve kalelerden bahsettiğine dikkat edin. Kaygı dolu bir düşünce giderek büyüyerek kaygı dolu bir safsataya dönüşecektir ve eğer bu düşüncede devam edersek, bu düşünce zaman içerisinde bir kale ya da düşünce kalıbı haline gelecektir.

Bu süreci anlamanıza yardımcı olması açısından radyoların üzerinde bulunan düğmelerini düşünün. Bir düğmeye bastığınızda o istasyonda hangi kanal kayıtlı ise onu dinlersiniz; bir sohbet istasyonu kayıtlı ise sohbet dinlersiniz, bir Hıristiyan müzik istasyonu kayıtlı ise ilahi dinlersiniz.

Benzer şekilde önceden kaydettiğiniz inanç sisteminiz genellikle çocukluk döneminde şekillenir ve en nihayetinde bir düşünce kalıbı ya da 2 Korintliler’de yer alan ifadesiyle ‘kale’ haline gelir. Kayıtlı inançlarınıza uygun hareket etmediğinizde, nedensiz bir şekilde kaygılı hissedersiniz. Eylemlerinizi bu inançlara göre gerçekleştirdiğinizde ise artık pek düşünmeden hareket edersiniz ve kendinizi hemen kaygıya bırakırsınız. Diğer bir deyişle, düşünmeden önce tepki verirsiniz.

Kaygılı düşünceler ortaya çıktığında endişelerinizi tetikleyen şeyleri, düşüncelerinizi ve inançlarınızı takip etmeyi öğreneceksiniz. Sonra bu düşünceleri ve inançları yeniden programladığınızda, kaygı bir kenara çekilecek ve bir süre sonra yok olacaktır.

Romalılar 8:5-6’da şöyle yazılıdır, “Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh’a uyanlarsa Ruh’la ilgili işleri düşünürler. Benliğe dayanan düşünce ölüm, Ruh’a dayanan düşünceyse yaşam ve esenliktir.”

Bu ayet bize dünyasal düşünceden (“benlikten”) ziyade ruhsal düşüncede kalmanın önemini belirtir. Üzerinde durduğumuz düşünceler düşünce kalıplarımızı oluşturur. Dünyasal düşünce kalıpları depresyon ve kaygıya götürür ama ruhsal düşünce kalıpları yaşama ve esenliğe götürür. Kaygının tersi esenliktir ve Tanrı’nın Sözü’ne aykırı tüm düşünce kalıplarını ya da kaleleri alaşağı edip yeniden programlayarak ve bunların yerine Tanrı Sözü’nü yerleştirerek esenliği yeniden oluşturabiliriz.

Kaynak: Don Colbert

 

 

Duaya Mı İhtiyacınız Var?

Buraya Tıklayın